top of page
Sıfır Enerji Binalar'da Yeşil Çatılar'ın Rolü

Yeşil çatıların insan hayatına dokunması ve bitkilendirme ile görsel zenginlik katması, ilk olarak M.Ö. 700’lü yıllarda kurulmuş olan Babil’in Asma Bahçeleri’nde karşımıza çıkmaktadır. M.Ö. 1000 yıllarında Roma İmparatorluğu’nda zenginlik ve lüks göstergesi olarak önemli yapı ve kamu binalarının taraçalarında da bitkilendirilmiş alanlar yer almıştır. MS 600’de ise Kuzey İskandinavya’da soğuktan korunma ve ısı yalıtımı amacıyla çim bitkilendirme, çatıların doğal kaplama örtüsü olarak kullanılmıştır.

20. yy başlarında özellikle Avrupa ve Amerika‘da yoğun olarak birçok binada yeşil çatı uygulanmış olsa da sanayi ve endüstri yapılarında, özellikle teras alanlarda etkin kullanımı 1960’lı yıllarda Almanya’da başlamıştır. Bugün Avrupa’da yeşil çatılara ilave olarak üstüne entegre edilmiş fotovoltaik paneller ile güneş enerjisinden elektrik üretimi bir şehir politikası olarak benimsenerek Almanya, Fransa gibi ülkelerin ticari yapılarında belirli bir alanda yapımı zorunlu hale getirilmiştir.

Ülkemizde ise 1988 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Küçükçiftlik otoparkının çatısı bilinen ilk uygulamalar arasında yer alır. Yine aynı yıllarda Ankara‘da yapılan Karum İş Merkezi otopark çatıları halen yaşayan ve geleneksel yöntem ile yapılmış bahçe çatılardandır.

Binaların yıllardır atıl durumda olan çatıları teknolojinin gelişmesi ile birlikte konforlu, işlevsel ve yaşanabilir yeşil alanlara dönüşmektedir. Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar yüzyıllardır gerek ekolojik gerekse estetik amaçlarla çatı ve terasları yeşillendirerek kullanmaktadırlar. Ülkemizde bu eğilim son 15 yılda hızla artmış ve tasarımcılarımız kamu, hastane, otel, avm, okul, iş merkezi, sosyal – toplu konut gibi pek çok projede otopark üstü, bina en üst çatı katı veya teras katlarında doğal bahçe çatıları insanların kullanımına açmışlardır. 2000’li yıllara kadar geleneksel yöntem olan çakıl ile yapılan bahçe çatı uygulamaları, gelişen teknoloji ile su tutma hazneli drenaj levhaları ile yapılan uygulamalara yerini bırakmıştır.

 

Günümüzde ise yeşil çatılar, teknolojik açıdan son derece geliştirilmiş yapı malzemeleri ile detaylara göre sistemler haline getirilmiştir. Genel olarak su geçirimsiz ve kök itici bir yalıtım katmanı, nem tutucu örtü, drenaj sistemi, filtre, hafif bahçe çatı toprağı, sulama sistemi ve bitki tabakasından oluşmaktadır.

katkılarıyla...
BTM_LOGO.jpg
FUME_2.png
FUME_2.png
2.jpg
FUME_2.png
FUME_2.png
3.jpg

Hem düz hem de eğimli çatılara uygulanabildiği gibi düz teras çatılarda da isteğe bağlı sığ veya derin hafifletilmiş toprak kullanılarak yeşil çatı oluşturulabilir. 3 tip bitkilendirilmiş çatı karşımıza çıkmaktadır.

Ekstensif Yeşil Çatı: İnce, hafifletilmiş toprak kullanılan ve az yoğun bitkili çatılardır. 7-20 cm derinliğinde sığ bir toprak katmanı ile sedum tarzı az su ve bakım isteyen bitkilendirmeden oluşur. Sistemin ağırlığı m² başına 70-170 kg’dır.

İntensif Yeşil Çatı: Daha kalın ve hafifletilmiş toprak tabakası kullanılan yoğun bitkilerden oluşur. 20,60 hatta 150 cm toprak derinliğine varan uygulamalar yapılabilir. Bitkilendirme için daha fazla seçenek tercih edilebilir. Kökü derine inen küçük ağaç ve çalılara uygun bir sistemdir. Özel bir sulama ve profesyonel bakım gerektirir. Doğal olarak maliyeti daha yüksektir.

Eğimli Yeşil Çatı: 15–45 derece arası eğime sahip çatılarda, kök tutma özellikli su yalıtımı üstünde özel kaydırmaz örtüler ve toprak tutucu hücresel bölmeler kullanılarak maksimum 10-15 cm toprak kalınlığında sedum tarzı bitkilendirme ile yapılan uygulamalardır. Eğimli çatının minimum bakım görmesi açısından sedum bitkilendirme çim örtü tipine göre öncelikli tercih edilmelidir.

4_Stop_CLIMATE_CHANGE.jpg

Peki, neden bahçe çatı yapmalıyız?

 

  • Yağmur suyunu kullanarak yeşil örtüye dönüştürdüğünden fazla drenaj yoğunluğunu azaltır, atık şebeke suyu yükü hafifler.

  • Hava kirliliğini ve havadaki toz partikülünü azaltır. Yeşil örtüsü daha az olan bölgelerde yapılan testlerde görülmüştür ki yeşili yoğun olan bölgelere oranla havadaki toz partikül miktarı 3-7 kat arası daha fazladır.

  • Oksijen üretimi artar, buhar geçirimi yüksektir. Hava kalitesini yükseltir. Doğal olarak karbon salınımını azaltır.

  • Yüksek yalıtım değeri olan ve ısı radyasyonu yapmayan yapısı ile şehirlerdeki ısı ada oluşumu etkisini azaltır. Bunun sonucu ısıtma – soğutma giderlerini düşürür, kentsel konforu yükseltir.

  • Gürültüyü emerek, kentsel boyutta ses yalıtımı sağlar.

  • Sera gazlarını yok eder, yağmur suyuna havadan karışan ağır metalleri toprak içinde tutarak arındırır.

  • Geri dönüşümlü bir malzemedir. Uygulanmasında düşük enerji kullanılır. İnsan gücü yeterlidir.

  • Hafriyat aşamasında kaybedilen doğal toprağı içerisine katılan özel karışımlar ile bitki toprağı olarak geri kazandırır.

  • Dünya üzerindeki biyolojik çeşitliliğin ve kentsel tarımın artmasına katkıda bulunur.

  • Tasarım ve estetik zenginliği yüksek, yeşil ile bütünleşmiş mimari konseptler oluşturur.

  • Yapıyı UV ışınlarından koruyarak, çatıyı ve taşıyıcı konstrüksiyonu mekanik hasarlardan korur. Yapının yangın korunumunu yeşil alanlar ile en üst düzeyde sağlar.

FUME_2.png
FUME_2.png
1.jpg
FUME_2.png
FUME_2.png
4.jpg

Bugün Avrupa’da her 100 m² teras çatı alanının en az 50-60 m²’si yeşil çatı ve solar enerji sistemleri ile tasarlanabilir durumda iken bizde bu oran teşvikler ve yeni imar kanunu ile henüz 20-30 m²‘ler oranındadır.

Türkiye inşaat ve yapı malzemeleri sektöründe yeşil çatılarda gelinen son nokta, yapımı 2018 yılında tamamlanan Garanti Bankası Teknoloji Kampüsü projesi olup; amorf yüzeylerde uygulanan toprak tutucu bitkilendirilmiş çatı sistem çözümü ile Türkiye yeşil çatı pazarında bir ilke imza atılmıştır. Bu mimari yapı sadece ülkemizin değil Avrupa’nın da metraj olarak ve değişken, yüksek eğimde uygulaması yapılan en özel ve spesifik bahçe çatısına sahip uluslararası projelerinden biridir.

bottom of page